8 Temmuz 2015 Çarşamba

dünyanın tüm renkleri birleşin! / gri boya bitene kadar!


sizi bilmem ama ben boş ya da renksiz bir şey -özellikle de duvar- görünce aklıma ilk gelen şey onu boyamak oluyor. çizim bakımından bir yetenek abidesi sayılmam ama boyalarla aram iyidir. gri bir şey görmektense renkli bir şeyler görmeyi her zaman daha keyifli bulurum. oysa yaşadığımız şu sıkıcı çağda -özellikle de kentte yaşayanlarımız için- gri betondan çok gördüğümüz bir şey yok. hani bir niyetlenip boş sıkıcı duvarları renklendirmeye kalksak kimbilir ne çok işimiz olurdu! hatırlarsınız (hatta hiç unutmamışızdır) sadece basamakları rengarenk boyanan merdivenler bile nasıl da şenlendirmişti hayatlarımızı. fotoğraf çekmelere doyamamıştık topluca :) ama o zaman dahi tahammülsüzler iş başındaydı, insan renklerden neden korkar diye sormadan edememiştim. (cevabını hâlâ bulamadım. geçtiğimiz ay da benzer bir olay yaşadık; şehrin kırışıklıkları/wrinkles of the city isimli proje kapsamında sanatçı JR'ın balat'ta bir yapının üzerine yaptığı şahane portre bir anda büyük bir muammaya dönüşüp yok edildi. belediye ve alakalı tüm birimler sorumluluğu üstlenmezken, merdivenle üstü boyanamayacak kadar büyük olan resmin nasıl tahrip edildiği açıklığa kavuşmuş değil. proje yetkilileri kendilerine verilen bilgide polis tarafından tahrip edildiğini söylemişler. projenin türkiye direktörü camille antunes ise başka bir noktadan daha bakarak; "yalnızca kağıt, doğal yapıştırma malzemesi ve insan emeği ile yapılan portrenin kapatılması için kullanılan gri boya aynı masumlukta değil." demiş. ne denebilir ki.. tabii türkiye'de sokakların duvarlarında, okul ve hastane dahil tüm binalarda en revaçta rengin gri olduğunu bilemezlerdi (merak ediyorum da gri boya için sağlam ihale dönüyor olmalı değil mi?) biz şahane duvar yazılarının, gökkuşaklı merdivenlerin, 
grafittilerin, duvar resimlerinin griyle boyandığına hayıflanaduralım, bakın dünyada neler oluyor..


yukarıdaki bu resim ispanya ordes'ten blu'nun bir çalışması. (yeri gelmişken; blu'nun büyük patlama ve evrim üzerine yaptığı şu animasyonu izlemenizi şiddetle öneririm. spoiler vermek gibi olmasın ama hala nükleer santral yapılmaya çalışılan şu günlerde de pek anlamlı)


yine ispanya'da sam3 tarafından çizilmiş bu örnekse murcia'da bulunuyor.



sırüstü yatıp kahkaha attığını hayal ettiğim bu timsah atlanta'da "yaşayan duvarlar konferansı" için ROA tarafından çizilmiş..


bu rengarenk örnekse os gemeos'a ait. boston'da yapılmış. yeşil yol denilen üzerinde bulunduğu bu yoldaki en renkli çalışma, modern sanatlar akademisinin bir etkinliği için tasarlanmış.





Yukarıdaki bu ortaçağı anıştıran duvar resimlerine de bayıldım. avusturalya'da 38 m.lik bir silonun üzerine yapılan bu duvar resminin yapım videosunu da şu linkten izlemenizi tavsiye ederim. muhteşem çalışmalar, çok keyifli işler..




yukarıdaki duvar resmi bana bizim silinen jr portresini hatırlattı, etam tarafından polonya lodz'da yapılmış. ama jr'ın yaşlı adamı gibi "madam tavuk"tan kimse rahatsız olmamış. tavuğuna sarılmış yeşil eşarplı bu teyze sessiz sedasız caddeyi izliyor. kim ondan rahatsız olabilir ki zaten?




bu duvar resmi ise newcastle'dan. ROA tarafından yapılan bu çalışmanın adı "mahşerin dört atlısı" yapımı yalnızca üç gün sürmüş..


şu meşhur öpüşen çift fotoğrafını bilirsiniz.. eduardo kobra tarafından new york'ta yapılan bu öpüşmeli duvar resmi burada olsaydı olacakları düşünemiyorum bile..


kabul ediyorum biraz kasvetli ama dublin'e de yakışmış doğrusu. çalışma dermot mcconaghy'nin..

tabii bu örnekler yazmakla, konuşmakla bitmez. çünkü dünyanın dört bir tarafında pek çok farklı kültürden ülke bu tarz çalışmaları destekliyor ve hatta iş o boyutlara varıyor ki; bu resimlerin olduğu yerler artık birer turistik çekim merkezi haline geliyor. daha önce şu yazıda bahsi geçen belçika'daki çizgiroman rotası gibi örneğin. doğrusu beni turistik cazibe falan ilgilendirmiyor ama yapılış/korunuş sebebi bu dahi olsa benim için tamamdır. biraz renk görmek, biraz yaratıcılık görmek her zaman iyi gelir.. daha güzel sokaklarda gezmek dileği ile..