17 Eylül 2015 Perşembe

değirmenlere karşı..


yeldeğirmeni deyince aklınıza ne gelir? benimkine önce don kişot sonra holanda ve danimarka. biraz daha zorlarsam cunda da derim :) (evet klişe bir insanım) fakat itiraf etmeliyim ki aklıma asla iran gelmezdi. aranızda yeldeğirmeni deyince aklına iran gelen biri varsa lütfen ses etsin, eminim şu yazıyı yazmaya girişmiş halimden bile daha çok şey biliyordur, ben de öğrenmek isterim.
iran'ı bugünüyle değerlendirmek büyük tehlike olurdu, dünyanın en şahane bilimini, sanatını üretmiş bir coğrafya çünkü. ve inanır mısınız ilk yeldeğirmenlerini de onlar yapmış. yeldeğirmenlerinden söz edildiğine ilk kez eski yunan kaynaklarında rastlanılsa da, işi icraate döken iranlılar olmuş ve biliyor musunuz hâlâ yeldeğirmenlerinin bu ataları iran'da yaşıyor..

horasan yakınlarındaki rüzgarıyla ünlü nashtifan bu yeldeğirmenlerine ev sahipliği yapıyor. yöre rüzgarları o kadar kuvveliymiş ki "nish toofan" (tufanın gazabı) olarak anılıyormuş yörede. fakat bunu avantaja çevirmişler ve inşa ettikleri kendilerine özgü bu değirmenlerle tahıl öğütüp un üretmişler.

bu yeldeğirmenlerinin tarihi 16. yy safevi devrine kadar uzanıyor. tamamen bölgenin yerel malzemelerinden; kil ve saman karışımından yapılmışlar. tabii bir de ahşap. alışılmış yeldeğirmenlerinin aksine, tek bir doğrultuda uzanan 6-8 arası 15-20 m.lik birkaç dikey pervaneden oluşuyor. rüzgar, pervanelei döndürmeye başladığında, mekanizma harekete geçiyor ve tahıllar muhafazasından dökülüp öğütülecekleri yere girip una dönüşüyor. göze oldukça ilkelmiş gibi görünüyor olabilirler ama öyle görünen pek çok şeyde olduğu gibi yanılmaya hazır olun. saatte 120 km hızda dönebilen bu değirmenler bugün hala çalışır durumda. 2002'deyse iran kültürel mirası olarak resmen kayıtlara geçmişler.

bazen en basiti gerçekten de en iyisi. içinde bulunduğu coğrafya için bu kadar basit ama bu kadar işe yarayacak ve hiçbir şeye zarar vermeden yalnızca eldeki olanakları değerlendirerek yapılmış bu değirmenler tam da bunu kanıtlıyor. yüzyıllardır ayakta ve çalışır durumda kalmış ama tek bir zarar vermeyip bilakis fayda sağlayan ne üretebiliyoruz ki artık? don kişot iran'da yazılsaydı olaylar nasıl gelişirdi bilinmez ama artık en çok kullanılan kavramlardan biri haline gelmiş "sürdürülebilir" tam olarak ne demek ve ne işe yarıyor diye gerçekten ve samimiyetle şapkamızı önümüze koyup düşünmeliyiz..

not: yazı boyunca aklımda çalan şarkıyı doğru tahmin ettiniz..







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder